Page 6 - MAKEDONYA GAMZESİ
P. 6
Rüzgâr sanki zehir üflüyordu. Öyle sert esiyordu
ki, koca vücutlu adam zaman zaman savruluyor, eline geçen
bir ağacın gövdesine yapışmak zorunda kalıyordu. Uzun
boylu ve iri yapılıydı. Aslına bakılacak olursa, bir kedi kadar
çevikti de...
Gecenin zifirî karanlığında ilerlemeye çalışıyor, bir yandan
da her sese kulak veriyor, köpek havlamalarını duydukça eli
silahının kabzasına gidiyordu... Rüzgâr bu kadar ağaçlı yerde
bile böyle estiğine göre, düzlükte olsaydı belki yerlerde yuvar-
lanırdı. Gerçi Çamlıca tarafından gelirken bazı düzlüklerden
geçmişti ama o sırada fırtına bu kadar şiddetlenmemişti. Şu
İcâdiye’ye vardığında patlamıştı kasırga...
Ağaç diplerine saklana saklana yürümeye çalışıyordu, eh
buna yürümek denirse!.. Tam bir umutsuzluğa kapılmak
üzereydi. Kafasından geri dönmeyi bile geçirmeye başladı.
Çünkü istediği yere ulaşabilmek için fırtınanın üstüne üstüne
gitmekten başka çaresi yoktu.
İçinden “Sakın!” diye geçirdi, “az kaldı”.
Toparlanıp inadınaymışçasına sert adımlar atmaya başla-
dı. Balkan dağlarında karlar altında eşkıya pususuna yatan
o değil miydi?