Page 8 - YAĞMUR KANLA BAŞLADI
P. 8
14
YAĞMUR KANLA BAŞLADI
dolaklarla, kalın örülmüş aynı renkteki çoraplar ve kırmızı
püsküllü siyah kaytanlı Bulgar çarıkları göz alıcıydı. Çok
sarhoş olduğu hemen anlaşılıyordu. Çünkü uyuklarken başı
sık sık öne düşüyor, sızmamak için de hemen toparlanıyordu.
Garson zaman zaman ona göz atsa da, dikkatini daha çok
Almanca yapılan konuşmaya çeviriyordu.
Tren sanki acı soluklar çıkara çıkara, dağların arasından
hafif rampalı rayları aşıyor, âdeta bir an önce Karpatlardan
kurtulmak için çırpınıyordu. Bol kıvılcımlı gür kara duman-
ları, onu masallardaki mahluklara benzetiyordu. Karanlığı
tırmalayarak tan vaktine kavuşma hırsındaki bir devdi sanki...
Yollar çok tünelliydi. Katar, kimi uzun kimi kısa bu tü-
nellerden geçerken, ortalığı kaplayan karların soluk olsa bile
verdiği beyaz ve çiğ aydınlıktan da mahrum kalıp, simsiyah
karanlığa gömülüyordu.
Artık sonuncu olan upuzun bir tünele daha girildi. Bu sı-
rada da içerideki ışıklar sönüverdi. O saatte tek hayat belirtisi
sayılabilecek olan yemekli vagonda bile çıt çıkmaz olmuştu.
Katar yavaş yavaş, homurdanır gibi tünelden çıktıktan
sonra durdu. Trenin içinde kıyamet kopuyordu. Vazifeliler
ellerinde gaz fenerleriyle bir o yana, bir bu yana koşturuyor,
bağırıp çağıran yolcuları sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Işıklar
tekrar yanınca onların çığlıkları da kesildi. Böylece küçük
kargaşa çok kısa sürmüştü.
Yemekli vagona doğru ayak sesleri duyuldu. Sırık gibi
adamın tıpkısı kılıkta iki Bulgar göründü. Ellerinde Manhiler
tüfekler vardı.
Kompartımana girer girmez Bulgarlardan biri çığlık çığlığa
tepinmeye başladı: