Page 6 - LAVANTA KOKUSU
P. 6
Lavanta Kokusu
Oğuzhan arkalardan bağırdı:
— Hayatımızın en önemli gününü ölümsüzleştirmek için
kameraya bakınız!
— Hayatımın en güzel günü bu değil ki, dedi içinden
Gülbeyaz.
Deklanşörden çıkan “çıt” sesi ile birlikte, kepler havaya fır-
latıldı. Bu anı yakalamaya çalışan fotoğrafçı, birkaç kere deklan-
şöre bastı. Kepini fırlatmayan yalnız Gülbeyaz’dı. Dalıp gitmişti.
Onu bugünlere taşıyan yolun en başına gitmişti bir an. Toprak
damlı evlerinin önündeki söğüt ağacının altında kaynayan
bulgur kazanı, buram buram tütüyordu şimdi gözlerinin önün-
de. Hatırlı konuklar için hep hazır duran kaba saba iskemleyi
kaptığı gibi getirip ağacın en gölgeli yerine bırakmıştı. Şimdi
kendisinin yaşında olduğunu sandığı kısa saçlı bir kız geliver-
mişti köylerine. Narin parmakları, ince beli, uzun boyu ile köy
kızlarına hiç benzemiyordu. Sandalyeye ilişirken gözlerinde
korku ile karışık bir endişe vardı. Yıkık dökük okula bakarken
ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
Anası, yün cicimin üzerine serdiği bulgurları gelberi ile
1
2
karıştırmayı bırakıp ellerini peştemala silerek konuğunun yanı-
na gelmişti.
— Hoş safa gelmişsen, öğretmen hanım!
1 cicim: Ensiz olarak dokunmuş parçaların yan yana eklenmesiyle oluşan, perde veya örtü
olarak kullanılan nakışlı ince kilim.
2 gelberi: Büyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek için kullanılan uzun saplı demir araç.
9