Page 7 - LAVANTA KOKUSU
P. 7
Lavanta Kokusu
Uzun boylu genç kız, pek de “hoş bulmuş” görünmüyordu.
Kederle baktı kadına. Zoraki gülümseyerek:
— Hoş bulduk, dedi.
Gülbeyazların evi okulun yanındaydı. Babası ile anası,
dedesigilden ayrılınca okulun yanındaki tarlaya bir göz dam
yapmışlardı. Ahırla evin kapısı, aynı avluya açılıyordu. Kars
çukurunun şiddetli kışından korunmak için köy evleri, ahırlarla
iç içe yapılırdı. İki taraftan ahırla çevrilen evi ısıtmak daha kolay
olurdu çünkü. Fakirdiler. Baba ocağından paylarına düşen
birkaç koyun ile iki ineği satıp, başlarını sokacak bu damı
yapabilmişlerdi. Ellerinde yalnız Ayperi kalmıştı. Babası onu
satmaya kıyamamıştı. Küçük bir tay iken eliyle beslemiş, binek
olduğu zaman da kendisi eğitmişti. Ayperi, Rüstem’e; Rüstem
de Ayperi’ye bağlıydı.
Karaköseli köyünün okulu, birkaç yıldır kapalıydı. İki sene
önce bir öğretmen gelmiş, kışın yarısında bırakıp gitmişti. Erkek
öğrenciler kızaklarla yakındaki köyün okuluna gider; kızlar ise
evde kalırlardı. Zaten kızların okuması Karaköseli köyünde pek
iyi karşılanmazdı. Okulun açık olduğu yıllarda topu topu üç
kız okumuş, onlar da dördüncü sınıftan ayrılmışlardı. “Gelinlik
kızların” okula gitmesi yakışık almıyordu. Erkekler ise askerlik-
te “Ali okuluna” gitmeyi onurlarına yediremedikleri için okula
yazılıyorlardı. Liseyi bitirmiş hiç kimse yoktu Karaköseli’de.
— Adını bağışla öğretmen hanım, dedi Hediye.
— İsmet.
10