Page 4 - YARIM AŞKLAR ÜLKESİ
P. 4
6
YARIM AŞKLAR ÜLKESİ
lı yerinde babam kapatırdı televizyonu, ışıkları. Asla itiraz
edemezdim. Korkardım. Hayatım boyunca da devam etti bu
korkum. Ben büyüdüm ama korkularım da benimle büyüdü,
çeşitlendi. En büyük korkumsa yakınlarımı, dostlarımı kaybet-
me endişesi oldu. Kaybolan herkes benim de bir parçamı aldı
götürdü. İşine gelmediğinde insanların bir kalemde gözden
çıkarılanları arasında olurdum hep. Ne yapsam gözüne gire-
medim, kendimi beğendiremedim insanlara. Aynı şeyleri bu
kadar eğitimden sonra çocuklarıma yapmak zorunda kalmak,
babamın tesirinden hiç çıkamadığımı da gösteriyordu bana.
Ne kadar büyüsem bilmediğim konularda en eski bilgiye
dönüyordum. Annemden babamdan öğrendiklerime…
Bu bilgiler anlayamadığım gizli bir yerde duruyordu. Ha-
reketlerimi dışardan seyrettiğimde şu anneme ait, şu babama
demeye başlamıştım. Bu aidiyete, davranışlara ne kadar kız-
sam, onların ruhuma yapışmış görüntülerinden kurtulamıyor,
kurtulmak istedikçe görüntüler bir kanca daha atmaya geliyor-
du gönlüme. İçinden çıkılamayan bir bataklığa dönüşüyordu
alışkanlıklarım ve ben buna kızıyordum.
Çocukları uyutmak için de onlara dönmüştüm. Lambanın
üzerinde duran el babamındı. Uyuyoruz diyen ses annemin.
Sadece karanlıkta oturan bendim. Sıfırdan kendini kuramı-
yordun. Hep geçmişin enkazı üzerinde oyalanıp duruyor,
biraz daha geliştiriyordun kendini bütün olan bundan ibaret-
ti. Çocuklar gözlerini kapatıncaya kadar istediğimi yapmak
imkânsızdı. Kitap okuyamazdım, yazı yazamazdım, ders
notlarına bakamaz hatta lavaboya bile gidemezdim. Elimden
tutan oğlum kalorifer peteğinin çevresine koltuklarla yapılmış,
yastıklarla süslenmiş, üstü açık evine beni girdirmeye çalışıyor,
kızım haydi savaşalım diyerek üstüme atlıyordu. İkisini birden