Page 7 - YARIM AŞKLAR ÜLKESİ
P. 7
9
YARIM AŞKLAR ÜLKESİ
şansı yakalamıştım ve bunun tadını sonuna kadar çıkar-
makta beceriksizdim. Ama her oyunun bir sonu oluyordu.
Kızım yarın kreşe gidecekti, oğlum anneannesinin yanında
kalacak, bense hazırlandığım sınava yaklaşan zaman içinde,
biraz daha kitaplara dalacaktım halk kütüphanesinde. Hayali
âlemin içinde yüzüyor, bunun farkında bile olmadan yıllarımı
geçiriyordum. Karım Ayşe sonradan heveslendiği bilim kadını
olma arzusunun peşinde üniversite yollarındaydı. Yaptığım
her davranışa, söylediğim her söze kızıyor, hayatını berbat
ettiğimi söylemekten çekinmiyordu. Çok yüz göz olmuştuk.
Işıklar söndürülmüş, ev derin bir sessizliğe gömülmüştü.
Olaydan bir gün sonra hayalen gidiyordum Ankara’ya. Hizmet
içi eğitim için gittiğim şehirde komutan yoktu artık. Şehir
daha yabancıydı. Gördüğüm her yüzde korkunun soğuk
nefesi. Herkes ne olduğunu, bundan sonra neler olacağını
merak ediyor. Sokaklarda şehit edilen insanların kanları, atılan
bombaların, sıkılan kurşunların oluşturduğu yanık kokuları.
Tankların ezdiği arabalar… Yaralılar, feryat edenler…
Ankara, anakara, hayır bahtı kara bir anne oldu. Evlatları-
nın birbirine düşürüldüğü bedbaht bir ana. Kandırılan, beyni
yıkanan, nefsani hırsları kullanılarak, yanlışa inandırılan Ka-
billerin yüzyıllar sonra öldürmeye, yok etmeye geldiği şeytani
nefeslerin kol gezdiği Ankara. Sokakların yaralılarla dolduğu,
sadece bedensel yaralar değil aklıma takılan, ruhu yaralanan,
korkan, şoka giren ve kardeşlerinin kendisini öldürmek için
geldiğine inanamayan Hz. Yusuf gibi, Abdülaziz Han gibi
şehrin sakinlerinin yaşadığı bir mekân.
Her şeyden daha öte yüreğimin derinliklerinde bir ekmeği
paylaşıp, lisenin arka sıralarında dertleştiğim yarım aşklar
ülkesinin Çerkez Hasan’ı şehit edildi bu şehirde. Bizim hayali