Page 5 - 9786259895208
P. 5

PEMBE INCILI KAFTAN


               – Çok doğru!
               Sadrazam, sakalından çektiği elini dizine dayadı. Doğruldu.
             Başını kaldırdı. Parlak tuğları ürperen vezirlere ayrı ayrı baktı.
               – Haydi öyleyse! Bir cesur adam bulun, dedi. Hocalardan,
             enderundan, divandan benim aklıma böyle gözü pek bir adam
             gelmiyor. Siz düşünün bakalım.
               – ...
               – ...

               – ...
               Sofu, barışsever, sakin padişahın koca devletine sessiz,
             küçük bir dimağ olan divan düşünmeye başladı.
               Bu elçi, yedi sene sonra takdirin “Yavuz” namındaki
             yaman sillesiyle her gururunun, her cinayetinin cezasını bir
             anda gören İsmail Safavî’ye gönderilecekti! Şehzadeliğini ata
             binmekten, cirit oynamaktan, silah kullanmaktan ziyade,
             kitapla geçiren Bayezidi Veli’nin tabiati son derece yumuşaktı.
             Yalnız şiiri, hikmeti, tasavvufu sever, savaştan, mücadeleden
             nefret  ederdi.  Vezirler,  sevgili  padişahlarının  sükûnunu
             bozmamayı en büyük vazife sayarlardı... Bununla beraber
             hudutlarda yine kavganın arkası alınamıyordu. Bosna, Eflak,
             Karaman, Belgrat, Transilvanya, Hırvatistan, Venedik seferleri
             birbirini takip ediyor; Modon, Koron, Zonkiyo, Santamavro
             fetholunuyordu. Rahat istendikçe dert dert üstüne çıkıyordu.
             Hele doğu... Kan içinde, ateş, zulüm içinde kıvranıyordu.
             Yıkılan sönen Akkoyunlu hanedanının enkazı üstünde Şah
             İsmail serserisi bir saltanat kurmuştu. Geçtiği yerlerde dikili
             ağaç bırakmayan, babasıyla büyük babası Cüneyd’in intikamını
             aldığı için delice bir gurura kapılan bu kudurmuş Şah, akla
             gelmedik canavarlıklarla sağına soluna saldırıyordu.
               ...


         6
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10